ATATÜRK İLKELERİ
AMACI: Atatürkçü sistemi kurmak; özgürlükçü, demokratik bir ortam sağlamak.Türk ulusunu çağdaş uygarlık düzeyine hatta üzerine çıkarmak.
ORTAK ÖZELLİKLERİ:
a) Bir bütünün ayrılmaz parçalarıdır.
b) Amaçları Türk ulusunu ileri ve üstün bir uygarlık düzeyine çıkarmaktır.
c) Ulusçuluk, diğer ilkelerin özünü oluşturur
d) Akla ve bilime dayanırlar
A) TEMEL İLKELER:
1) CUMHURİYETÇİLİK İLKESİ
-Devletimizin temel yapısını ve biçimini belirleyen ilkedir.
-Devletin siyasi rejimi olarak Cumhuriyet yönetimini benimsemek,onu korumak ve yaşatmaktır.
-T.B.M.M'nin açılması,Saltanatın kaldırılması ve Cumhuriyet'in ilanı aşamalarından sonra gerçekleştirilmiştir.
-Millet egemenlik esasına dayanır.
-Halkın kendi kendini yonetmesi esasına dayanır.
-Herkese kanun önünde eşitlik ,seçme ve seçilme hakkı tanır.
-Temel hak ve özgürlüklere yer verir.
-Milli bağımsızlığa ve ulusal egemenliğe büyük önem verir.(Çünkü bağımsızlık ve milli egemenlik olmadan,Cumhuriyet ve Demokrasi gerçekleştirilemez.)
-Anayasa ve kanun üstünlüğü anlayışı vardır.
-Her çeşit krallığı,sultanlığı ve halkın iradesinden kaynaklanmayan ferdi ve kollektif her türlü devlet başkanlığı yasaklanmıştır.Yani hukuk düzenimiz,milli iradeye dayanmayan her çeşit sultanlık ve diktatörlük düzenlerine karşıdır.
-Bu ilkeye göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti Demokratik,laik,sosyal ve hukuk devleti olarak ifade edilmiştir.
-Cumhuriyetçilik ana ilke,esas değerdir.
-Cumhuriyetçiliğin özünde ,devlet yönetim şekli olarak demokratik bir fazilet rejimi olduğunu benimsemek vardır.
-Cumhuriyet,Atatürk inkılabının bütününü temsil eden bir devlet ve hükümet şekli olarak değiştirilemez bir cevherdir.
ATATÜRK’ÜN KENDİ İFADESİNE GÖRE:
Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.(1924)
Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. (1933)
Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir... (1925)
Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilatımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki, onun adı cumhuriyet’tir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir. (1925)
İLKE İLE İLGİLİ DEVRİMLER
• TBMM’nin açılması
• Saltanatın kaldırılması
• Cumhuriyetin ilanı
• Halifeliğin kaldırılması
************
2) MİLLİYETÇİLİK İLKESİ(ULUSÇULUK):
-Kendilerini aynı milletin üyeleri sayan,ortak bir geçmişe sahip olan,kederde,kıvançta birlikte davranan insanların, milletini sevmelerini ve onu yüceltme amacını benimsemeleridir.
-Milliyetçilik bir duygu ve vicdan işidir.
-Bu ilke daha çok millet bireylerinin devlete ve mensubu olduğu milletine karşı sorumluluklarını ortaya koyar.
-Milli birlik ve beraberliği sağlamak,millet ve ülke çıkarlarını,ülke bütünlüğünü,millet egemenliğini ve milletin bağımsızlığını her şeyin üstünde tutmak ve korumak,ırk ve dil ayrıcalığına yer vermemek gibi prensiplere dayanır.
-Diğer ilkelerden daha önce gerçekleşmiştir.
-Atatürk Türk milliyetçiliğini şöyle açıklamıştır;''Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde yaşayan ,Türk dili ile konuşan Türk kültürü ile yetişen,Türk ülküsünü benimseyen her vatandaş,hangi din ve mezhepten olursa olsun Türk'tür.Türk Milliyetçisidir''.Bu konuda ''Ne mutlu Türküm diyene''sözünü söyliyerek de ''Türk'' kavramına netlik kazandırmıştır.
-Türk milliyetçiliği bir doktrin değildir.Tarihsel ve siyasal bir olaydır.Aşırı ırkçılık,emperyalizm ve faşizmle her hangi bir ilgisi yoktur.
-Mlliyetçiliğin olçüsü diğer milletlerin haklarına saygı duymaktır.
ÖZELLİKLERİ:
a) Irkçı değildir: Türk ırkinin üstünlüğüne değil, ulusların eşitliği temeline dayanır.
b) İnsancıldır: İnsanı temel unsur olarak alır.
c) Demokratiktir: Eşitlik prensibine dayanır.
d) Laiktir: Din birliğine değil, birlikte yasama arzusuna dayanır.
e) Özgüven duygusunu yaratmaya yöneliktir: Türk Ulusunun Bati karsısında kendine güven kazanmasından yanadır. Kurtuluş Savaşı bu güvenle kazanılmıştır.
f) Bağımsızlıkçıdır: Ulusal. bağımsızlığı temel alır ve yayılmacı amaç taşımaz.
g) Kurtuluş Savaşı’nı,kazanmada araçtır
SAĞLADIĞI YARARLAR
1. Türk Ulusu ulusçuluk sayesinde bölünmez bir bütün olarak yasamıştır.
2. Bunalımları gidermede en etkili yol olmuştur.
3. Ulusumuzu dış tehlikeler karşısında tam bir birlik içinde tutmuştur.
4. İç ve dış tehditler karşısında devletimizi güçlendirmiştir.
*Milliyetçilik İlkesi Kapsamına Giren Devrimler.
-Türk tarih kurumunun kurulması(15 Nisan 1931)
-Türk dil kurumunun kurulması(12 Temmuz 1932) ile Türk dilinin yabancı dillerinin boyunduruğunda kurtarılmaya çalışılması.
-Kapitülasyonların kaldırılması(24 Temmuz 1923)
-Kabotaj kanunun kabulü(1926)
-Yabancı okullarda Türkçe ,sosyal derslerin Türkçe oğretmenler tarafından okutulmasının zorunlu tutulması
ATATÜRK’ÜN KENDİ İFADESİNE GÖRE :
Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trakyalı, hep bir soyun evlatları ve aynı cevherin damarlarıdır. (1923)
Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. (1923)
*******************************
3-HALKÇILIK:
-Devletin halkına karşı gorevlerini ortaya koyan ilkedir.
-Uygulama amacı toplumsal barış ve adaleti sağlamaktır.
-Türk halkının üzerine düşen gorevleri yerine getirecek,vergilerini düzenli bir şekilde
odemesi ve Türk devletininde buna karşılık üzerine düşen grevleri yerine getirerek halka su,elektrik vb ulaştırması gerekir.
-Türk toplumunda hiçbir zümreye ve vve sınıfa ayrıcalık yoktur.Sınıf mücadelesini red eder.
-Halkın bütün fertleri kanun nünde eşittir.
-Ayrıcalıklı bir sınıf bilinci yoktur ve olamaz.
-Türk halkı bir dir ve bir bütündür.
-Herkes devlet hizmetlerinden yararlanma hakkına sahiptir.
-Sosyal dayanışmayı ongorür.
-Bireyler arasında fırsat eşitliği yaratılarak sosyal adaletin ve barışın sağlanmasını ongrür.
-Bu ilkenin uygulanması Yeni Türk devletine sosyal,hukuk devleti zelliği kazandırmıştır
Halkçılığın üç önemli unsuru vardır:
a) Halk yönetimi. (siyasî ve demokratik)
b) Eşitlik.
c) Sınıf mücadelesini kabul etmemektir.
ATATÜRK’ÜN KENDİ İFADESİNE GÖRE:İç siyasetimizde ilkemiz olan halkçılık, yani milletin bizzat kendi geleceğine sahip olması esası Anayasamızla tespit edilmiştir. (1921)
Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemidir. (1921)
Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil, fakat kişisel ve sosyal hayat için işbölümü itibarıyle çeşitli mesleklere ayrılmış bir toplum olarak görmek esas prensiplerimizdendir. (1923)
HALKÇILIKLA İLGİLİ DEVRİMLER:
a) TBMM’nin açılması
b) Saltanatın kaldırılması
c) Cumhuriyetin ilanı
d) Halifeliğin kaldırılması
e) Türk Medeni Kanunu
f) Asar Vergisi’nin kaldırılması
g) Kılık-kıyafet Kanunu
h) Soyadı Kanunu
ı) Kadınlara siyasal hakların verilmesi
i) Yeni Türk harflerinin kabul edilmesi
*********************
4)DEVLETÇİLİK İLKESİ
Bu ilkeye göre;Temel tüketim malları ile önemli büyük hizmetler devlet eliyle üretilecek,fazla üretime geçilecek,halkın temel ihtiyaçları karşılanacak,İşletmelerimiz yabancıların elinden alınıp millileştirilecek,özel teşebbüs devlet denetiminde teşvik edilecek,özel sektör üretim ve ticaret gibi işlere özendirilecek,gerekirse kredi sağlanacak.Böylece devlet yetkilerini toplumun mutluluğu yönünde kullanarak,demokratik düzen içerisinde hızla sanayileşme sağlanacaktır.
Ekonomi alanda,özel sermaye kadar,devletin de yatırımcılığı öngörülür.Dış sermayeye,her iki tarafında yararına olmak koşuluyla ve ülkeyi bir sömürge durumuna düşürmemek kaydıyla karşı değildir.
Temel anlamıyla devletin ekonomik yaşamın içine girmesidir.Büyük bir savaştan çıkan halkımzın elinde yeterli sermayenin olmayışı,küçük sermayenin ise yapamayacağı nedeniyle devletin güvenliği ile ilgili yatırımların devlet eliyle işletilmesini ön gören,Türkiyenin ihtiyaçlarında doğmuş,kendine özgü , karma ekonomi siyesetine dayanan bir sistemdir.Katı devletçilikle hiç bir ilgisi yoktur.
ATATÜRK’ÜN KENDİ İFADESİNE GÖRE:
Devletçiliğin bizce anlamı şudur: kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsi faaliyetlerini esas tutmak, fakat büyük bir milletin ve geniş bir memleketin ihtiyaçlarını ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak. (1936)
Prensip olarak, devlet ferdin yerine geçmemelidir. Fakat ferdin gelişmesi için genel şartları göz önünde bulundurmalıdır. (1930)
Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılmaz; bununla beraber, hiçbir piyasa da başıboş değildir. (1937)
*Atatürkçü Devletçiliğin özellikleri:
a) Genel olarak ekonomiye yöneliktir.
b) Özel girişimin olmamasından dolayı zorunluluk sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
c) Karma ekonomi sistemini öngörür. (Devlet ve 6zel sermaye birlikte)
d) Kati değildir. Zamanın koşullarına göre değişir.
e) Müdahalecidir.
*Devletçiliğin Türk Toplumuna sağladığı yararlar:
a) Devlet ile vatandaş arasındaki ilişkiyi
güçlendirmiştir.
b) Devletin, vatandasın gereksinimlerini gidermesiyle güçlü ve vatandaşın hizmetinde bir devlet anlayışı doğmuştur.
Not: I. Beş Yıllık Kalkınma Planı’yla uygulanan ekonomik girişimler Devlet^ilikle ilgilidir.
*******************************
5)LAİKLİK İLKESİ:
Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı olarak ele alınmasıdır.Atatürk'e göre laiklik yalnız din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması değil,aynı zamanda bir yaşam biçimidir.Çağdaş bilim verilerinin insanlar tarafından bir bütün olarak benimsenmesinin anahtarıdır.Akla ve mantığa uygun düşünce biçimidir.Kısa bir deyişle ,insan aklının özgürlüğüdür.
Bu ilkeye göre;devlet düzeni ,akla ve bilime dayanır.Din,devlet işlerine ve politikaya karıştırılamaz.Devlet çeşitli dinler karşısında tarafsızdır.Kimsenin inancına karışılmaz.Vatandaş her çeşit dine inanmada serbest bırakılmıştır.devlet din ve mezhep kavgalarına karşıdır.Din ve vicdan özgürlüğü bu ilke ile güvence altına alınmıştır.Böylece Atatürk Türk ulusunda yaratacağı yeni düşünceyi laiklikle güçlendirmeye çalışmıştır.
Saltanatın Kaldırılması(1922), Halifeliğin kaldırılması1924),Tevhid-i Tedrisat Kanununun çıkarılması(1924),Medreselerin kapatılması(1924),Şer'iye ve Evkaf Vekilliğinin kaldırılması(1924),Tekke ve zaviye ve türbelerin kapatılması(1925),Anayasadan dini hükümlerin çıkarılması(1928),10 Nisan 1928'de Anayasadan ''Türkiye Devletinin dini,İslamdır.''maddesinin çıkarılması,yeminin din ve Tanrı adına değil,''namus üzerine '' yapılması esasının kabul edilmesi,1928'de Yeni Türk Alfabesinin kabule edilmesi, 5 şubat 1937'de Laikliğin ilke olarak Anayasaya alınması ,bu aşamalar sonucun da, laiklik anlayışı benimsenip laik düzen kurulmuş,Cumhuriyet yönetimi ve Türk toplumu modern bir yapıya kavuşturulmuştur.Böylece Cumhuriyet ve demokrasinin güçlenmesi için ortam hazırlanmıştır.
Laiklik demokratik düzenimizin zorunlu bir şartıdır.Olmazsa olmaz bir şartıdır.Bundan dolayı Türkiye Cumhuriyetinin kimliğidir.
ATATÜRK’ÜN KENDİ İFADESİ:Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir. (1930)
Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir. (1930)
Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. (1926)
LAİKLİĞİN TÜRK TOPLUMUNA YARARLARI
a) Laiklik temeli üzerine kurulan devlette ulus, akla dayanan uygulamalarca kalkınma olanağı bulur.
b) Devlet vatandasın inancına karışmaz.
c) Laiklik, vatandaşın inanç güvencesi olur.
d) Akil ve bilim yoluyla çağdaşlaşma gerçekleşir.
*************************
6)İNKILAPÇILIK İLKESİ:Yenileşme ve çağdaşlaşmaya açık bir ilkedir. Yapılanların yalnızca muhafazasını değil,kalıplaşıp,kemikleşmeyi ve işlevini yitirmeyi değil,çağın ve toplumun değişen ve gelişen ihtiyaçlarına göre gelişen dinamik bir inkilapçılıktır.Sürekli yenileşmeyi ve gelişmeyi ifade ettiğinden,bir noktaya varıp,orada durmaz,süreklidir,ne bir yaşı,ne de belli bir süresi yoktur..Her yeni atılımlar ,yeni girişimler bekler. Bu bakımdan sonsuza dek yaşayacak olan sürekli atılım ve ilerlemedir.Bundan dolayı Türk ulusu için uluslaşma ve çağdaşlaşmanın en kısa zamanda gidilecek en rasyonel yoludur.
Türk milletini geri bırakan çağdışı kurumlarını zorla yıkarak ,yerlerine yeni kurumlar getirmektir.Temel hedefi ,Atatürk ilkeleri ve İnkılaplarına bağlı kalarak,bunları çağın icadlarına göre yenilemek ,geliştirmek ve korumak,Türk toplumunu her yönüyle çağdaş bir toplum haline getirmektir.Bu özelliği ile dinamizm demektir.
ATATÜRK’ÜN KENDİ İFADESİ: Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görüşleriyle medeni bir toplum haline ulaştırmaktır. (1925)
Biz büyük bir inkılap yeptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. (1925)
B.) BÜTÜNLEYİCİ İLKELER:
Bu ilkeler altı temel ilke arasında sayılmamakla birlikte,Atatürkçülüğün dünyaya ve insanlara bakışını ortaya koymak açısından son derece önemlidir.
1)ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK İLKESİ:
Türk milletinin öncelikle benimsediği bir ilkedir.Cumhuriyetçilik ve milliyetçilik ilkesini bütünler.Kurtuluş savaşına girerken benimsenen ''Ya istiklal ya ölüm''parolası,bunun bir göstergesidir.Cumhuriyetimizin (demokrasinin) temeli;içte ve dışta izlenen politikanın esası milli bağımsızlıktır.
ATATÜRK’ÜN KENDİ İFADESİ:Türkiye devletinin bağımsızlığı mukaddestir. O ebediyen sağlanmış ve korunmuş olmalıdır. (1923)
. Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından mahrumiyeti demektir.(1921).
2) MİLLİ HAKİMİYET(Ulusal Egemenlik) İLKESİ:
Toplum yaşamında egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olmasıdır.Kişi egemenliğine yer yoktur.Devlet yönetiminde en üstün gücün doğrudan millete ait olduğunu ortaya koymasıyla Cumhuriyetçilik ilkesini bütünler.
''TBMM'nin açılışı ve 1921 Anayasasıyla kesin şekilde benimsenmiştir.Bunun yanında milli egemenlik,demokratik rejimin de temelidir:'
ATATÜRK’ÜN KENDİ İFADESİNE GÖRE:Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu milli egemenliktir; milletin kayıtsız şartsız egemenliğidir. Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitliğin ve adaletin sağlanması, istikrarı ve korunması ancak ve ancak tam ve kesin anlamıyla milli egemenliği sağlamış bulunmasıyla devamlılık kazanır. Bundan dolayı hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası milli egemenliktir. (1923)
3) YURTTA SULH CİHANDA SULH İLKESİ:Bu ilke bir taraftan ülke içerisinde huzur ve güvenle yaşamayı;diğer taraf tan uluslar arası barışın devam etmesini amaçlar.Yurtta sulh;ulusal birlik ve beraberliğin ve demokrasinin gerçekleşmesiyle,Cihanda sulh ise;başka ulusların bağımsızlığına saygı duymakla ve ulusların aralarındaki anlaşmazlıkları görüşmeler yoluyla ,dostça çözmeleriyle sağlanabilir.Yurtta sulh ;Atatürk milliyetçiliğiyle halkçılığın,dünyada sulh ise; Atatürk milliyetçiliğinin doğal bir sonucudur.Bu özellikleriyle milli birlik ve beraberlik ilkesini de bütünler.
ATATÜRK’ÜN KENDİ İFADESİNE GÖRE:
Türkiye Cumhuriyeti’nin en esaslı prensiplerinden biri olan yurtta sulh, cihanda sulh gayesi, insaniyetin ve medeniyetin refah ve terakisinde en esaslı amil olsa gerekir. (1919)
Sulh milletleri refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur. (1938)
4) AKILCILIK VE BİLİMSELLİK İLKESİ:
Türk toplumunu geliştirmek ve çağdaş uygarlık düzeyine hatta üzerine çıkartmak için her alanda akla ve bilime dayanmayı öngörür.Atatürk akıl ve bilim yolunu Türk milleti için hedef belirlemiştir.O'na göre akıl ve mantıkla halledilemeyecek bir mesele yoktur.Akıl ve bilim her türlü gelişmenin kaynağıdır.Bu özellikleriyle laiklik ve inkılapçılık ilkelerini bütünler.
ATATÜRK’ÜN KENDİ İFADESİ:Bilimsellik: Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. (1924)
Türk milletinin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet bilimdir. (1933)
Akılcılık: Bizim, alık, mantık, zekayla hareket etmek en belirgin özelliğimizdir. (1925)
Bu dünyada her şey insan kafasından çıkar. (1926)
5) ÇAĞDAŞLAŞMA İLKESİ:
Bağımsız ve özgür olarak yaşayabilmek için ,çağın düşüncesine, kurumlarına,kuruluşlarına sahip olmayı ve çağın yaşam biçimine geçmeyi öngörür.Yalnız yenileşme taklitçilik şeklinde olmamalı ve milli esaslara ters düşmemelidir.Bu özellikleriyle inkılapçılık ilkesini bütünler.
ATATÜRK’ÜN KENDİ İFADESİ
Milletimizi en kısa yoldan medeniyetin nimetlerine kavuşturmaya, mesut ve müreffeh kılmaya çalışacağız ve bunu yapmaya mecburuz. (1925)
Biz batı medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz. (1926)
6)MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİK İLKESİ
Milli Birlik ve Beraberlik,ülke bütünlüğü:Türkiye Cumhuriyeti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.Milliyetçilik ilkesini bütünler.Milliyetçiliğin amacı milli birliği ve beraberliği,ülke bütünlüğünü sağlamak ve sürdürmektir.Ulusal birlik ve beraberlik ancak,geçmişte ve gelecekte kendini Türk sayan insanlarla ve o insanlara sosyal adaleti ve barışı sağlamakla gerçekleşebilir.Bu ilkeye,Erzurum ve Sivas kongreleri ile Misak-ı Mill'de yer verilmiştir.
ATATÜRK’ÜN KENDİ İFADESİ:Millet ve biz yok, birlik halinde millet var. Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz. (1919)
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkına Türk Milleti denir. (1930)
Biz milli varlığın temelini, milli şuurda ve milli birlikte görmekteyiz. (1936)
Toplu bir milleti istila etmek, daima dağınık bir milleti istila etmek gibi kolay değildir. (1919)
7)İNSAN VE İNSANLIK SEVGİSİ
İnsan ve insanlık sevgisine önem verilmiştir.İnsanın mutluluğu öngörülür.Bütün insanların barış ve kardeşlik içerisinde yaşaması arzu edilir.Savaşlar hayati bir durum arzetmedikçe yapılırsa cinayet olarak kabul edilmiştir.Milletlerarası barışa ve dayanışmaya ön ayak olunmuştur.Bu konuda katkılar sağlanmıştır.Bu özelliği ile bütün ilkeleri bütünler.
ATATÜRK’ÜN KENDİ İFADESİ NE GÖRE: Yurtta sulh, cihanda sulh için çalışıyoruz (1931) İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son derece üzülünecek bir sistemdir. İnsanları mesut edecek yegane vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir. (1931)
Biz kimsenin düşmanı değiliz. Yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız. (1936)